kaynamak

kaynamak
вскипе́ть закипа́ть кипе́ть
* * *
1) кипе́ть

kaynamış su — кипячёная вода́

2) бурли́ть; бить ключо́м

deniz kaynıyor — мо́ре бурли́т

3) броди́ть

şıranın kaynaması — броже́ние виногра́дного со́ка

4) испы́тывать жже́ние в желу́дке

midem kaynıyor — у меня́ жжёт под ло́жечкой

5) кише́ть

dolabın içi karınca kaynıyor — шкаф кишмя́ киши́т муравья́ми

sokakta insanlar kaynıyor — на у́лице полны́м полно́ наро́ду

6) соеди́няться, спа́иваться; сраста́ться

kırık kemik daha kaynamadı — кость пока́ не сросла́сь

7) затева́ться

burada bir iş kaynıyor — здесь что́-то затева́ется

8) арго накры́ться; сги́нуть без следа́

bizim para kaynadı — пла́кали на́ши де́нежки

••

kaynayan kazan kapak tutmaz — посл. ≈ ши́ла в мешке́ не утаи́шь


Türkçe-rusça sözlük. 2013.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Смотреть что такое "kaynamak" в других словарях:

  • kaynamak — kaynamak; karşı gelmek, kabulden çekinmek, sözünü reddetmek I, 166, 225, 248, 390, 441; II I, 191, 280, 302bkz: kayınamak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fıkır fıkır kaynamak — 1) bir şeyden bir yerde çok bulunmak Peynir tenekesinde fıkır fıkır kurt kaynıyor. 2) yerinde duramamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • için için kaynamak — aşırı heyecan, gözü peklik ve hareket içindeyken bunu belli etmemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karınca yuvası gibi kaynamak — (bir yer) çok kalabalık ve hareketli olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kazanı kapalı kaynamak — (birinin) içyüzü bilinmemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • midesi ekşimek (veya kaynamak veya yanmak) — yeni yenilmiş yiyeceklerden ötürü midede rahatsızlık duymak Mebuslardan midesi ekşiyen birine bizmut, başı ağrıyan bir başkasına veronal verdim. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beyni kaynamak — aşırı sıcaktan sersemlemek, bunalmak Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor. O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tenceresi (veya tencereleri) kaynamak — geçimleri az çok yerinde olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arada kaynamak — karışık bir durumda gereken ilgiyi görmemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüreği kaynamak — içinde şüphe ve endişe uyanmak Namazı nasıl kıldığını bilmedi, yüreğinde bir şeyler kaynıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»